Atsız : “Türklerin birleşmesi komşu veya yakın ülkelerin kâbusudur”
Türkçülük düşüncesinin en önemli isimlerinden biri olan Hüseyin Nihal Atsız‘ın, 27 Eylül 1973 yılında Ötüken Dergisi’nde kaleme aldığı “Türk Korkusu” başlıklı makalesinde, yakın ve komşu ülkelerin Türklerden neden korktuğunu, birleşmesinden neden çekindiğinden bahsediyor.
Hüseyin Nihal Atsız, yazdığı makalede günümüzde hala geçerliliğini koruyan önemli noktalara dikkat çekerek şu ifadelere yer veriyor;
“Bize komşu veya yakın olan ülkelerde bir Türk korkusu olduğuna dikkat ettiniz mi? En çelimsizinden en güçlüsüne kadar hepsini tedirgin eden bu korku o milletlerdeki mazinin hâtırasından gelir. Oralarda hâkim olmuşuzdur. Yahut o ülkelerde az veya çok bir Türk topluluğu vardır. Eskiden olduğu gibi bu Türkler’in yine şahlanarak birleşmesi ihtimali komşu veya yakın ülkelerin kâbusudur, korkulu rüyasıdır.”
“Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’ye bitişik yaşayan ve kendilerine “Türkmen” diyen Türkleri’in şehir ve ticaret hayatında olanları yavaş yavaş Türkçeyi kaybetmektedir. Kırk elli yıl sonra Türklük burada bir hâtıradan ibaret kalacak, belki hâtıra bile olamayacaktır.
Irak’taki Türkler çok çetindir. Kuzeydeki Kürdler ve Araplar arasında, ovalık topraklarında Türklüklerini koruyan bir milyona yakın insan, mücadeleleri ve iradeleriyle kendi üzerlerine ilgiyi zorla çekmek başarısını gösteriyorlar. Türkiye’de Kerkük Türkleri tanınıyorsa bu sırf onların gayreti ve himmeti sayesindedir.
Balkan Türkleri’nden Bulgaristan ve Yunanistan hakimiyetinde bulunanlar büyük baskı altındadır. Bunları kaçırmak, milliyetlerini unutturmak için akla gelen her çareye başvurulmaktadır.
İran TÜrkleri büyük bir konudur. Türk, Fars, Kürt, lor, Beluç, Arap ve Ermeniler’den kuru bir ülke olan İran 1925 yılına kadar Türkler’in hakimiyetinde iken bu yılda, neferlikten yetişerek yüksek rütbeli subaylığa kadar çıkmış olan Muhammed Rıza adına birisi, İran şahının Fransa’da bulunmasından faydalanarak idareye el koydu ve o günden başlayan Fars milliyetçiliği , İrandaki Türkleri yok etmeye girişti.
Otuz milyon kadar olan (çünkü hiçbir hakiki nufus sayımı yapılmamıştır) İran nufusunda en büyük unsur TÜrkler olduğu halde İran’daki millete “İran Milleti”, diline “İranca” diyerek Türklük yutulmak istenmektedir.
İranda 50-60 bin kadar olan Ermeniler için okul varken 30 milyon Türk için okul yoktur.
Rusya’da Azeri, Tatar, Başkurt, Kazak, Kırgız, Karakalpak, Özbek, Türkmen, Hakas, Oyrat, Yakut, Çuvaş gibi birçok alfabeler vardır.
Kırımlılar’ın da bir alfabesi vardı ama şimdi Kırımlılar dağıtılmış olduğu için bunların ne olduğunu bilmiyoruz. Bu ayrı alfabeler onları birbirini anlamaz ayrı milletler haline getirmek için yapılmıştır ama boşunadır.
Bunlar hakikaten anlamasalar bile siyasî birlik kurulduktan sonra tek dil, hem de tek lehçe halinde yeniden olacaktır.
Türkler’in hakkını korumak Türk hariciyesinin görevidir. Becerikli ve zeki bir hariciyenin yapabileceği çok şey vardır.
Hiçbir şey yapamasa bile yalnız ve ümitsiz yaşayan Türkler’e sahipsiz olmadıklarını anlatmak, onlara ümit ve hız vermek az şey midir?
Unutmayalım ki bütün bu ülkeler Türkler’den korkuyor. Türkler birleşirse, eskiden olduğu gibi büyük devletlerini kurarsa ne yaparız diye düşünüyor
Hüseyin Nihal Atsız
 

Dünyapress TV

Xəbər lenti