İYİ Partiya sədri Meral Akşener Türkiyə Böyük Millət Məclisindəki bugünkü qrup toplantısındakı çıxışının əsas hissəsini Yaxın Şərqdəki hadisələrə, Azərbaycana və ermənilərin mümkün terror təhdidlərinə həsr edib. Çıxışın həmin hissəsini olduğu kimi paylaşmaqda fayda görürəm: “Filistin hükûmeti, Türkiye’ye karşı, Ermeni lobisinin yanında durdu. Filistin hükûmeti, Uygur Türklerine karşı, Çin’in yanında durdu. Filistin hükûmeti, Kıbrıs Türklerine karşı, Rum yönetiminin yanında durdu. Türk Milleti, herkesin “bitti” dediği anlardaki, dirilişin adıdır. Şükürler olsun ki, bugün, tüm dünya; Türk’ün, yine şanlı bir mücadelenin ardından, yeni bir dirilişine, yeni bir zaferine, şahitlik ediyor. Bugüne kadar Karabağ; sadece Azerbaycan’ın değil; bir büyük coğrafyadaki, her Türk’ün davası olmuştur. Ne mutlu bize ki; Bu haklı davanın, nihayete kavuşmasını da görebildik. Hiç şüphesiz, Karabağ, bizim için bir hasret, Türklüğün bir kavşak noktası, bir hak ve özgürlük mücadelesinin adıdır. Aynı zamanda Karabağ, bizim için; bölgemizde, barış ve huzurun sağlanması için; bir an önce istikrara kavuşması gereken, bir kültür ve ticaret köprüsüdür. Bundan, yaklaşık 30 yıl önce, Azerbaycan’ın topraklarının, yüzde 20’si olan Karabağ; işgal edilmiş ve 1 milyondan fazla kardeşimiz, evinden, yurdundan, göç etmek zorunda bırakılmıştı. Hiç unutmuyorum; Azerbaycan’ın büyük şairi, Bahtiyar Vahapzade Bey, onlar için, “Didergin” demişti. Yani; yerinden, yurdundan sürülmüş, göç etmek zorunda bırakılmış kardeşlerimiz. Vahapzade, şiirinde, onların çilesini, şöyle anlatıyordu: “Başına haranın külünü töksün, Sinesi azabdan dağ-dağ didergin. Teze veteninde garip, çekingen, Köhne veteninden kaçak didergin.” İşte yıllarca süren bu büyük mücadele, çekilen bu büyük çile; 2’nci Karabağ Savaşı’nda, Can Azerbaycan’ımızın zaferiyle son buldu. 10 Kasım 2020’deki, ateşkes anlaşmasıyla beraber, Karabağ, yeniden özgürlüğüne kavuştu. Ancak buna rağmen, geride bıraktığımız, yaklaşık 2 yıllık dönemde, hiçbir anlaşma hükmüne uyulmadı. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü, yok sayılmak istendi. Bu nedenle, 19 Eylül tarihinde, Azerbaycan ordusu, Hankendi ve civarına yönelik, bir antiterör operasyonu gerçekleştirerek, Anayasal haklarını, güvence altına aldı. Böylece artık, “Dağlık Karabağ” kavramı, tarihe karışmış oldu. Değerli milletvekilleri; Şimdi önümüzde, bölgenin, barış ve istikrarı için, çok önemli bir fırsat var. Bu fırsat, iyi değerlendirilebilirse; Azerbaycan ile Türkiye arasında, doğrudan ve kesintisiz ulaşım sağlanacak; ve böylece, Türk Dünyası’nın entegrasyonu için, tarihi bir adım atılmış olacak. Ayrıca, Zengezur Koridoru’nun açılıp, Orta Koridor’a bağlanması; Ermenistan da dahil olmak üzere, tüm bölge ülkelerinin ekonomisine, büyük katkılar sağlayacak. Kaos ve çatışma yerine, bölgede, huzur ve istikrar hâkim olacak. Hatta eğer bu başarılabilirse; Türkiye ile Ermenistan arasındaki, normalleşme sürecinin de, normal ve meşru bir işleyişle, sağlıklı bir neticeye ulaşacağını, rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak, bu fırsatların, beraberinde, tehditler getirdiğini de, unutmamalıyız. Gerek, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlaması, gerekse de, bölgede ortaya çıkan, bu potansiyel karşısında, yeni bir terör odağının doğuşuna, izin veremeyiz. Çünkü son günlerde; küçük yaşta çocuklara, silah eğitimi vererek, teröre özendirerek, Karabağ’da kalıcı istikrarı engellemeye yönelik, bir terör yapılanmasının, temellerinin atıldığını görebiliyoruz. Karabağ’da, Azerbaycan’a karşı varlık gösteremeyen Ermenistan, Asala’yı temel alan, Voma adındaki örgüt ile, asimetrik bir savaşa hazırlanıyor. Mertçe mücadeleden kaçanlar, kalleşçe öldürmenin yollarını arıyor. Ermenistan hükümetlerinin, uzun yıllardır, pkk’ya, lojistik ve insan kaynağı desteği sağladığını, zaten biliyoruz. Türk ve Türkiye düşmanlığı temelinde başlayan, bu birlikteliğin; Voma – pkk ortaklığıyla devam etmesi de, pek tabii muhtemeldir. Bu sebeple; Sınırlarımızdaki gevşekliği, derhal gidermeli, ve hudutlarımızı, terörist geçişine karşı, daha sıkı biçimde korumalıyız. Bu terör oluşumunun, diplomatik yollarla bertarafı için de; tüm bilgi ve belgeleri, uluslararası kamuoyuna taşımalı, teröre yatırım yapmanın, kaçınılmaz sonuçlarını, Ermenistan’a anlatmalı, böylece, yine tarihi bir hata yapmasının, önüne geçmeliyiz. Başta Ermenistan hükümeti olmak üzere, herkes bir gerçeği, çok iyi bilmelidir: Karabağ Türk’tür! Karabağ Türk’ündür! Karabağ Azerbaycan’ındır! Terörün hiçbir çeşidi de, bu gerçeği değiştiremeyecektir! Bu vesileyle; bir an önce bölgede, barış ve huzurun sağlanmasını diliyor, can Azerbaycanlı kardeşlerimize, sevgi ve muhabbetlerimizi sunuyorum. Değerli dava arkadaşlarım; Maalesef coğrafyamızda, türemiş ve türetilmiş terör örgütlerinin, ortak noktası, Türk’e düşman olmalarıdır. Bugün bizim için, PKK, YPG, DAEŞ ne ise, Karabağ’ı hedef alacak, yeni bir terör örgütü de, onların kanlı bir izdüşümü olacaktır. Ancak herkes bilmelidir ki; Azerbaycan’a yönelik, bu ve benzeri girişimler karşısında Türk Milleti, tek yumruk olacak, ve çelikten yumruğunu, terörün tepesine indirecektir. Asala ile denediler, başaramadılar. pkk/ypg ile denediler, başaramadılar. Hizbullah ile denediler, başaramadılar. Daeş ile denediler, başaramadılar. Fetö ile denediler, başaramadılar. Ne hikmetse, bütün terör örgütlerinin hedefinde, Türk milleti var. Kimisi millet kavramına, yüce dinimizi alet ederek savaş açar. Kimisi de millet kavramına, etnik aidiyetleri alet ederek savaş açar. Ama hepsinin ortak noktası, Türk milletine, Türk devletine ve Atatürk’e olan alerjileridir”. Merak Akşenerin çıxışının bu hissəsini yayımlamağı niyə lazım bildim? Meral Akşener sıradan siyasətçi və partiya lideri deyil, keçmişdə ölkəsinin daxili işlər naziri olub, müxtəlif mənbələrdən məlumat əldə etmək imkanına malikdir. Əgər xanım Akşener ASALA ilə PKK işbirliyinin yenidən vüsət alması və terrorçuların Qarabağla bağlı “planlarından” danışmaqla hamını xəbərdar edirsə deməli bildikləri var. Elxan Şahinoğlu Teref.az