İYİ KADINLAR İTAATKARDIRLAR
Tek tanrılı (İbrahim’i) dinlerin varlıklarını korumaları, kulluk sıfatıyla yaşayan pek çok insanın içinden çıkmak istemedikleri cehaletleri sayesindedir. Doğası gereği İbrahimi dinler, kutsal kitapların yazdıklarını mutlak gerçek kabul eden, dar görüşlü varsayımların eserleridir.
Yaşam insanların yarattığı bir şey değilse, yaradılış sebebi zorunlu olarak kendi dışındadır yaradılış, bu nedenle dine inandırılanların bilincinden çok zor silinen bir fikirdir.
Din tasavvurunda yaratan bir tanrı olması doğal bir durumdur. Evrenin ve insanın kendi kendinden olması, pratik yaşamın tüm gerçeklerine ters düştüğünden kavranması zordur. Dinler, insanların mutlak bir yaratıcı tarafından yaratılmış kullar olduğu öğretilerini gerçek dünya ilişkilerine kanalize ederek kitlelere ulaşırlar.
Kullar için, sorgusuz bir itikatla yaşayıp imanla ölmenin biricik ödülü, tanrı tarafından diğer dünyada kendilerinin rahatı ve konforu için dizayn edilmiş Cennet’tir.
Cennet, yemyeşil çayırlarla, ağaçlarla donanmış, içinden nehirlerin, ırmakların aktığı, tassavur edilemeyecek büyüklükte bir dinlenme tesisidir.
İslam cenneti, yapılması gereken işlerin, ulaşılması gereken hedeflerin, ciddi sorumlulukların olmadığı; sevgi, aşk gibi insani değerlerin ortadan kalktığı, dayanışma işbirliği gibi kolektif eylemlerin hizmet alan ve hizmet verenler sınıfına dönüştürüldüğü, başka bir deyişle, toplumsal ilişkilere neredeyse ihtiyacın kalmadığı; ayrıcalıklı bir kesime sonsuz ve sınırsız hizmetlerin lütfedileceği bir yerdir.
Badelerin testi testi içilecegi, müzik ve eğlencelerin, içeriği kendine münhasır sohbetlerin, sınırsız ve tükenmeyen yiyeceklerin olduğu, geneli gılman ve hurilerden oluşan kölelerin hizmet verdiği bu fantastic diyarda; sadece mideleri ve cinsel ihtiyaçları doyurulmaya odaklı, müminler yer alacaktır.
Cennet ehli Allah ve yardımcıları tarafından tasarım, imalat, kurulum, fonksiyon gibi tüm aşamalarının hayata geçirileceği söz konusu harikalar diyarında, ebedi saadete ulaşacak, beyinlerine ihtiyaçları olmadan yaşayacaktır.
"Allah mümin erkeklerealtlarından ırmaklar akan cennetler vaat buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaat etmiştir. Allah’ın rızası ise hepsinden büyüktür. İste asil büyük kurtuluş da budur." (Tevbe/72)
İslam Dini’nde kulluk temel olarak hiyerarşik şekilde iki cinsiyete ayrılır. Kadın cinsiyetine göre oldukça fazla olanak, güç ve yaptırımlar bahsedilerek yetkilerle donatılan "erkek", üstün olan cinsiyettir. İslamdaki erkeğin konforu, tanrısı, Kitabi ve Peygamberi’nin referanslarıyla, hem fani hem de öteki dünyadaki ayrıcalıklı konumlarıyla pekiştirilmiştir.
“Erkeklerin, kadınlara göre bir derece üstünlükleri vardır.” (Bakara/228)
İslam öngördüğü hiyerarşideki astlık görevini erkeğe yardımcı kıldığı -tüm karar ve kontrol yetkisi
erkekte olmak kaydıyla"kadın" cinsiyetine vermiştir.
Kadının başat vazifesi Tanrıya kulluk etmenin yanı sıra erkeğin çıkarlarına hizmettir. Kadın erkeğin ardına, ona hizmet edecek şekilde konumlandırılarak açık veya zımni metotlarla bedeni, özbenliği ve kişilik haklarının maddi-manevi araçlar yoluyla alınıp satılabildiği bir nesne durumuna sokulmuştur.
Erkeğin, gerektiğinde şiddet yöntemlerini kadına yöneltmesinde sakınca görülmeyip, aksine bu şiddetin gerekli olduğu vurgulanmıştır.
"Erkekler kadınlar üzerinde hakim dururlar. Çünkü bir kere Allah birini diğerinden üstün yaratmıştır.
…Erkekler mallarından (kadınlarına) nafaka verirler. Onun için iyi kadınlar itaatkardırlar…” (Nisa/34)
"…Allah onları (kocalarının himayesine vermekle) muhafaza buyurduğu cihetle, onlar da gayb-i muhafaza ederler. geçimsizliğinden korktuğunuz kadınlara gelince; önce onlara nasihat verin. sonra onlar yataklarında yalnız bırakın -yine dinlemezlersedövün. Size “itaat” ederlerse kendilerini incitmeye bahane aramayın. Şüphesiz, Allah çok yücedir, çok büyüktür." (Nisa/34)
İslamdaki kadın yaradılışına has olduğu addedilen kusur ve eksikleri nedeniyle erkekle eşit olması mümkün olmayan -olamayacağı aşikar olan bir ‘öteki’dir.
Her koşulda acz içinde olduğu vurgulanan, ‘vicdan’, ‘merhamet’, ‘acıma’, ‘himaye’, ‘şefkat’ gibi kavramlar ışığında erkek tarafından koruma
altına alınması veya mülk edinilmesi uygun görülen kadın, bir yandan da metalaştırılır. Kadının kendi insani iradesi dışında kurgulanmış, planlanmış koşullara, kaderinin doğal getirisi olarak bakması gerekir. Bu, dini vecibelerin kaçınılmaz kuralıdır.
İslamda erkek, egosu dini öğretilerle körüklenmiş, hedefi öncelikle kendi çıkarları olan bir "sömürgeci"dir. Üstün özellikleri ve egemenliğiyle tartışmasız ‘alicikullanıcı’ konumundaki erkek, kadın(ların)a bir ürüne sahip olabileceği gibi sahip olma hakkini Allah ve Muhammet tarafından verilen referanslarla rahatça hayata geçirebilir.
Tarlayla özdeşleştirilen kadına erkeğin nasıl yaklaşacağı sadece erkeğin inisiyatifine bırakılmıştır.
"Kadınlarınız, tarlalarınızdır. tarlalarınıza dilediğiniz gibi girin ve kendiniz için de önceden hazırlıkta bulunun. Allah’tan sakının ve bilin ki O’na ulaşacaksınız." (Bakara/223)
İslamda erkek karısından başka kadınlarla da evlenerek birlikte olduğu kadın sayısını dörde kadar çıkarabilme yetkisine sahiptir. Seçilecek kadınların o erkekle yasamak isteyip istemediklerinin hiç bir önemi yoktur. Çünkü beğenme ve sahip olma lüksü sadece erkeğe özgüdür.
"Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdirde) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helal olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduklarınızla yetinin." (Nisa/3)
İslamda kadın, kocası yaşadığı sürece kocasından başka bir erkekle birlikte olma hakkına sahip değildir. Bir kadın bir erkeğin ilk, ikinci, üçüncü ya da dördüncü karısı olabilir; bu son derece normaldir. Oysa bir kadının kocasından başka bir erkekle birlikte olması affı olmayan en büyük günahlardandır; kadının recm* hükmüyle öldürülmesi caizdir.
İslam Peygamberi Muhammed’e göre bir kadın, kendisiyle cinsel ilişkiye girmek isteyen kocasına karşı koymamalı, erkeğin bu talebini -Tanrı rızası ve yuvasının mutluluğu içingeri çevirmemelidir. Her durumda böylesi bir talebe hazır ve nazır bulunmak zorunda olan kadın için kocasını tatmin etmek cennete ulaşmanın en önemli eylemidir.
"Bir erkek cariyesini yatağına çağırırsa ve kadın buna yanaşmaz, bu nedenle erkek geceyi öfke içinde ve sinirle geçirirse, melekler o kadına sabaha dek lanet ederler." (Buhari E’s Sahih/ Kitab-u Bed’il Halk/7)
"Bir koca, karısını cinsel ihtiyacını gidermek için çağırdığı esnada kadın, o çağrıya hemen riayet etmelidir. Kadın, tandırda o sırada iş görüyor olsa dahi…" (Tirmizi, Sünen, Kitabu’r-Ridâ/ 10 Hadis No:1160)
İslamın bakış açısındaki kadının yeri sadece erkekten sonra gelmekle kalmamış, aynı zamanda, hayvanlarla insanları yoldan çıkararak günaha teşvik eden şeytanla aynı kategorilerde olduğu ifade edilmiştir. Kadın her daim Cehennem’e Cennet’ten çok daha yakın sınırlarda yer alan, erkek dünyası için tehlikelerle dolu bir yaratıktır.
"Tanrı elçisi namazı bozan şeyleri tekrarladı: Bunlar: Köpek, eşek ve kadındır." (Muhammed’in karılarından Ayse’nin beyanatı/ Ibid, 82-Mishkat (1960), IX Kısım/16, 292)
"Kadın, şeytan biçiminde çıkar karşınıza. Ve yine şeytan biçiminde dönüp gider. Bu nedenle, sizden herhangi biriniz bir kadın gördümü, hemen karısına giderek onunla yatsın. Çünkü bu (cinsel ilişki), o erkeğin içindekini (şehvetini) söndürür." (Müslim E’s Sahih/Kitabu’l Nikâh/9-10, Hadis No:1403; Ebu Davud, Sünen, Kitabu’l-Nikah/ Hadis No:2151; Tirmizi, Sünen, Kitabu’l-Rıda/9 Hadis No:1158.)
İslam dininin kadına önerdiği yegane meslek -cennete gidebilmek uğruna dört elle sarılması gereken ev kadınlığıdır. Ev dışındaki işlerden mükellef olup her türlü mesleği yaparak sıcak toplumsal ilişkiler halinde olabilme hakkı şüphesiz erkektedir.
Kadınlar, İslam öncesi dönemdeki yaşam pratiklerinde ticaret ve idari işlerde yer alarak, toplumsal ilişkilerde daha aktif yer almıştır. İslam hukukunca bir kadının devlet ve benzeri yönetimsel teşkilatlar içinde yer alması kati surette yasaktır. Peygamber hadislerinden bazılarında bu konuya değinerek, kadının ellerine verilecek bir mukadderatla, bir milletin kurtulamayacağına dikkat buyurmuştur. (Bkz: Salih SurucMuhammed’in Hayatı)
İslamla birlikte toplumsal faaliyetlerden men edilen kadının varlığı, ev dışında kalan siyasal ve ekonomik alanlardan çekilmiştir.
İslam ticaret hukukuna ilişkin kuralları irdelerken, bir olay için iki erkek şahit bulundurulmasını öngörür. Şayet şahit kişi tek bir erkekse diğer bir erkeği temsil etmek için iki kadın şahidin bulunmasını hükmeder. Ek olarak da kadınlardan birisi unutursa diğerinin anımsayacağını belirtir. Bu tutumuyla da İslam kadın cinsiyetini bir kez daha aşağılar. Bir erkeğin şahitliğinin iki kadının şahitliğine denk olduğunu bildirirken açık bir şekilde kadını ikinci sınıf ve aklen yetersiz bir konuma sokar.
"Şahit bulundurun. Eğer iki erkek (şahit) bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması içiniki kadın olsun." (Bakara/ 282)
İslam cenneti oraya ulaşacak erkek kullar için Tanrı eliyle hayata geçirilecek pornografik kurgusuyla, betimsiz sapkın fantezilerin merkezidir.
Cennette cennetlik olma mertebesine ulaşmış mümin erkeklere sunulmak üzere onikionüç yaşındaki kız çocukları hazır bulundurulacaktır. Görevleri, hediye olarak verildikleri erkeğe sürekli ve sınırsız bir cinsellik hizmeti sağlamaktır. Ayet ve hadislerdeki tanımlamalarda fiziksel ve karakteristik özellikleri: Büyük ve
alımlı gözler, saç ve kirpikler dışında tüyleri bulunmayan, beyaz teni ilikleri görünecek kadar ince, hiç yaşlanmayan, istek uyandıran göğüslere ve cinsel organa sahip, adet görmeyen, tuvalet ihtiyacı olmayan, çocuk doğurmayan, muhteşem, şehvetli, aynı zamanda iffetli ve mütevazi olarak tasvir edilen bu çocukları da Allah diğer nimetleri gibi cennet ehli için tasarlayarak en üstün niteliklerde yaratmıştır.
Gibril Haddad adındaki İslam aliminin belirttiğine göre bazı erkeklerin yalnızca bu ayetleri duyduğunda bile gusül abdestine ihtiyacı olduğunu dile getirmesi, şehvetler cennetinin erkek müminlerini etkilemedeki gücüne işaret eder. Bunun yanı sıra İslam, cennete ulaşan bir erkeğin cinsel organının sonsuz ve sürekli olarak ereksiyon halinde, seks yapmaya hazır olacağını, bu nedenle de gerek dünyadan gelen karısını, gerek sayıları yetmiş küsur olan hurileri tatmin etmekte problemsiz cinsel ilişki yetkinliğinde olacağını vaat eder.
“Onlara kocalarından önce hiç bir insan ve cin dokunmamıştır.” (Rahmân 55/56)
“Biz o cennet kadınlarını ashab-ı yeminden olan kocalarına düşkün bakireler kıldık.” (Vâkıa, 56/36-38)
Kadın içinse böyle bir koşul her iki dünyada da mümkün değildir. Cennete gidebilmeyi başaran kadınlar orada da tek eşli yasamak zorundadırlar. İslam kendisine biat edecek kadın kulunu -dini koşulları yerine getirmesi şartıyla cennetteki hurilerden daha üstün olduğu tesellisiyle onurlandırır.
İslam, cennette kadının birlikte olabileceği erkek sayısını birle sınırlandırmıştır. Ancak o bir adet erkekle yaşayacağı cinselliğin mükemmel olacağı müjdesini verir. Karmaşık bir ilişkiler ağı üzerinden dile getirdiği bu vaadin olabilmesini sağlayacak koşullardan da söz etmeyi unutmaz; cennete giden kadınlar, evlilerse dünyadaki kocalarına, dünyada çeşitli sebeplerle birden fazla evlilik yapmak durumunda kalmışlarsa da en son kocalarına verileceklerdir. Cennete girmeye hak kazanamayan erkeklerin karılarıysa öbür dünyaya şehit olarak gelen erkeklerden birine eş olarak sunulacak; o erkeğin beş erkek gücünde enerjisi olacak, kadına cinsel ilişkide büyük hazlar tattıracaktır.
Ümmü Seleme, Hazreti Muhammed’e bir gün, "Dünyadaki kadınlar mı yoksa cennetteki huriler mi daha iyidir" diye sorar. Muhammed, "Dünyadaki kadınların üstünlüğü, yüzün astara üstünlüğü gibidir" der. Ü. Seleme, "niçin" deyince cevap verir; "Dünyadaki kadınlar namaz kıldıkları, oruç tuttukları ve birçok ibadetlerde bulundukları için." (Mevdudi Tefhimü’l-Kur’an Terc. VI. 81)
İslamın dönüp dolaşıp cinsel faaliyetler etrafında şekillendirdiği cinsiyeti öğretilerinin kadına yönelik yaklaşımları bariz bir çifte standart içindedir. Düşünen, sorgulayan, eleştiren kadının İslam dinindeki hak edeceği tek yer cehennemdir.
Dilek Solakay
TEREF
 

Dünyapress TV

Xəbər lenti