Türklərdə AND içmə və KƏMƏR bağlama ritualları ...
Yemin, Tanrı adına yapılan doğrulama ya da verilen söz olarak tanımlanır. Türkçe “Ant” kelimesi, yemin etmek, söz vermek tanımlarının karşılığıdır.
En erken dönemden itibaren, Protürk sayılan Çular, İskitler, Hunlar, Göktürkler, Uygurlar ve Selçuklulara kadar tüm Turan kültür çevresinde uygulanan kutsal törenlerden belki de en önemlisi “ant içme” törenidir. Bu ritüelin gerçekleştirildiği yer, zaman, durum ve şartların aslında bildiğimizden çok daha geniş kapsamlı olduğu anlaşılmaktadır. Ant içme töreni,
1. Mevsim döngülerinde,
2. Savaşa gitmeden önce,
3. Düşmanla antlaşma yani barış yapılırken,
4. Defin ritüellerinde,
5. Kılıç kuşanma ve erginlenme ayinlerinde,
6. Ruhlara yapılan saçı törenlerinde,
7. Öteki dünya anlayışı ile bağlantılı tanrıça Umay ile şarap içme ritüelinde karşımıza çıkar.
Türklerin "Erkek Erginlenme" ritüellerinden belki de en önemlisi, kemer ve kılıç kuşanma törenidir. Türkçe askeri kemere "KUR" adı verilir. Kur Kurşanmak (Kemer Kuşanmak) Türk Alp kurumuna özgü bir ritüeldir.
Eski Türklerde “belbağı” terimi kemer ya da kuşağı ifade eden en eski terimlerden biridir. Kuşak kelimesi ise “kurşak” kelimesinden, eski Türkçe “bağlamak, kuşaklamak” anlamına gelen “kur-la-mak” fiilinden gelmektedir.
Alplerin kılıç ve kemer kuşanıp asker olma gibi erginlenme ayinleri de ant içerek gerçekleştiriliyordu.
Bu antları gerçekleştirmek için ise “kur” adı verilen rütbe belirten kemerler gerekliydi. Kahramanlık gösteren gençler, "Er" yani asker olmaya hak kazanırdı. Erginlenerek Er olan gençlere "Erlik Kemeri" kuşandırılırdı. Erlik kemeri kuşanan Alp’lar, savaşa hazır hale gelirdi.
Savaşta başarı sağlayan Alp'ların, deri kemerlerinin üzerine de "Rütbe İşareti" sayılan metal plakalar takılırdı. Özellikle tokular, erlik fazileti gösteren kişilere nişan olarak takılırdı. Bu tokular kemere ve kemerden sarkan deri saçaklar üzerine takılıyordu. Savaşçıların kemerlerinden sarkan uzantılar rütbe işareti sayılan nişanlardır.
Türk Hakan ve Kağanlar Çift Kur Kurşanırdı ve Kurşaklarında daima kılıç, mendil kama vs. asılı olurdu.
Eski Türkler, “ant” törenlerinde KILIÇ VE KEMER kuşanır ve önlerine kılıç, ok veya başka bir silâh koyarlar, silahlarının üzerine yemin ederler ve bir kaptaki kana kımız, süt veya şarap karıştırarak içerlerdi.
Yani Ant içerek birtakım güçlere sahip olacaklarını düşünürlerdi.
Eski Türk inançlarına göre, savaşta ölmek ölümlerin en şereflisi idi. Ölen Alpler bir anlamda şehit sayılırlardı. Şehit savaşçıların cennete gidecekleri ve tanrı ya da tanrıça katında hayat suyu ile bağlantılı şarap ya da günümüzdeki anlamıyla şerbet içerek, ebedi hayata kavuşacakları düşünülürdü.
Göktürk alp ve kağanları ellerinde ant kadehi tutar vaziyette gömülürdü. Türk mezar heykellerinde, alp ya da kağanlar, sağ elde tolu (kadeh) tutup sol el ile erlik kemerine ya da silahlarına dokunurlar.
Kemer tutmak, Türk Er duruşudur ve Savaşçı Alp geleneğidir. Bu duruş şekli ve ikonografisi ant içme ritüelinin kadeh, kemer ve silahlar ile olan bağını ifade eder.
Günümüzde Askeri jargonda kullanılan KURMAY kelimesinin de bu eski Türk ritüeli ile bağlantısı vardır.
Kur-Bay, yani kemer sahibi bey ya da rütbeli bey kelimesi, zaman içinde değişerek “Kurmay” şeklinde söylene gelmiştir.
"Kurmay Subay", özel savaş taktiği ile eğitilmiş "Subay" anlamına gelir. GENELKURMAY ismi de bununla bağlantılıdır. Subay ve Erlerimiz, hala ataları gibi Kılıç ve Kemer kuşanır, silahlarına ve bayraklarına elleri ile dokunarak ANT İÇERLER.
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen, silah üzerine “ant içme” ve kılıç-kemer kuşanma törenleri, Türklerin bu en eski erginlenme ve “er” olma ritüellerinin devamıdır.
Ölen savaşçıların tanrı ya da tanrıça ile şarap içmeleri, yani bir anlamda hayat suyu içerek ebedi hayata intikal etmeleri ise İslamileşerek “Şehadet Şerbeti İçmek” şeklinde yaşamaya devam eder.
Araştırma ve derleme
Semra Göktürk
 

Dünyapress TV

Xəbər lenti