Kürşâd, 621 yılında Çinli eşi İ-çing Katun tarafından zehirlenerek öldürülen Doğu Göktürk Devleti kağanı Çuluk Kağan'ın küçük oğludur. Çuluk Kağan'ın ölümünden sonra kardeşi Bağatur Şad, Kara Kağan adını alarak hükümdar oldu ve ağabeyinin Çinli eşi ile evlenerek Ötüken'deki Türkler arasında huzursuzluğa yol açtı. Bir tarafta Çinliler, diğer yanda da Sırtarduş Bayurku, Dokuz Oğuz, Uygur gibi Türk boylarının Göktürklere başkaldırıp savaşmaları ve ayrıca İ-çing Katun'un Ötüken'de esir durumda yaşayan Çinli azınlığa destek çıkarak bunların zenginleşmesini sağlaması sayesinde giderek zayıflayan ve kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan Türkler, 629 yılında Çinlilerle yaptıkları savaşta tuzağa düşerek yenilince, Doğu Göktürk Devleti yıkıldı. Başta Kara Kağan ve Kürşâd olmak üzere binlerce Göktürk Çinlilere esir düşerek Çin'in başkenti Siganfu'ya götürüldüler ve orada kendilerine tahsis edilen bölgede yaşamaya mecbur edildiler. Türkleri asimile edebilmek amacıyla Göktürk soylularını hassa ordusunda subay olarak görevlendiren Çinlilerin bu taktiği bir işe yaramamış, Türkler bağımsızlıklarına kavuşup yeniden devlet kurmak amacıyla fırsat kollamaya başlamışlardır. Kürşâd da Çin hükümdarının ordusunda subay durumundadır. fakat kılıcını milletinin özgürlüğü için çekeceği günü beklemektedir. Esâretin 5. yılında Kara Kağan, kahrından ölür. Esaretin 10. yılında, yani 639'te, Bozkurt soyunun en büyüğü konumundaki Kürşâd, durumun iyice kötüye gittiğini görerek 40 çerisi ile birlikte ihtilâl yapmaya karar verir. Geceleri kılık değiştirerek Siganfu sokaklarında tek başına dolaşma âdeti olan Çin hükümdarı Tay-tsung'u yakalayarak rehin almaya ve bu sâyede Çin sarayına girerek orada bulunan Kürşâd'ın ağabeyinin oğlu Urku Tigin'i kurtarıp, toplayabildikleri kadar Türk ile birlikte Ötüken'e giderek tekrar devlet kurmaya, Urku Tigin'i de kağan ilan etmeye karar verirler. Bu uğraşta başarılı olurlarsa, budun kurtulacak; başaramazlarsa da dökülecek, kanları geride kalanlara ödevlerini hatırlatacaktır. İhtilâl için harekete geçtikleri gece sağanak halinde yağan yağmur yüzünden Çin hükümdarı sarayından dışarı çıkmaz. İhtilali ertelemenin sakıncalı olacağını düşünen Kürşâd, 40 çerisiyle birlikte Çin sarayına yürür. Amacı, sarayı basarak hükümdârı esir almaktır. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında yüce dileğe doğru yürüyen 41 Türk yiğidi, sarayın kapısına vardıkları anda cenk başlar. Yüzlerce Çinli askeri öldürürler; ama binlercesi üzerlerine saldırmaya devam eder. Göktürklerin bir kısmı, sarayın içinde savaşırken şehit olur. Sağ kalanlar ise Kürşâd'ın önderliğinde saraydan çıkarak Vey ırmağına doğru ilerlerler. Niyetleri, ırmağı geçerek Ötüken'e doğru at koşturmaktır. Ama sağanak halinde yağan yağmur yüzünden yükselen sular, köprüyü sürükleyip götürdüğü için karşıya geçemezler ve peşlerinden gelen Çin ordusu ile son kez cenge tutuşurlar. Binlerce Çinli askere karşı savaşan bir avuç Türk yiğidi, peşpeşe uçmağa varırlar. Sadece Kürşâd sağ kalmıştır. Tek başına Çin hükümdarlığına karşı savaşmaktadır. En sonunda O da şehit olur; fakat elinde kılıcıyla atının üzerinde durmaktadır. Öldüğü hâlde yere düşmemiştir. Kürşâd, ölmüş; fakat yenilmemiştir... Kürşâd ve 40 çerisinin yaptıkları ihtilâlden sonra korkuya kapılan Çinliler, Siganfu'daki bütün esir Göktürkleri mecburen serbest bırakırlar. Göktürkler 43 yıl boyunca dağınık bir şekilde yaşarlar. Bâzı Göktürk soyluları, yeniden devlet kurma girişiminde bulunsalar da başarılı olamazlar. Fakat, 682'de Bozkurt başlı sancak, tekrar kaldırılır ve Kutluk Şâd (İlteriş Kağan) ile Bilge Tonyukuk, II. Göktürk Devleti'ni kurarlar.. Bağatur Şad Yalquzaq TEREF