Eski Yunan ile Roma döneminde kadına bakış ile Arapların kadına bakışı arasında hiçbir fark yoktu.
Kadın hep bir zevk unsuru, köle, cariye, hizmetçi olarak görülmüştü.

Hatta Avrat-Avret kelimesi bile saklanılması gereken eşya-cinsel organ anlamına geliyordu.

Eski Çin'de de durum farklı değildi; hizmetçi olarak görülen kadınlara isim bile verilmez, kadın bir, kadın iki, kadın 3 diye sayılırdı. Tanıklığı da kabul edilmezdi.

Ortaçağda kadın bilgelik yolunu seçmişse, vay haline; cadı diye avlanırdı.

Fakat yalnızca Türkler kadını bereket sembolü, yerin ve göğün evladı olarak görmüştür. Katunun rızası ve imzası olmadan Kağanın yaptığı anlaşma bile geçerli sayılmıyordu.

Çin ile ilk anlaşmayı, Mete Han'ın hatunu yaparken; Avrupa Hun Türklerinde resmi görüşmeleri Attila'nın hatunu yapıyordu. Türk mitolojisinde ise kadın artık tanrısallaşmıştır.

Yaradılış destanında Ak Ana, sudan yaratma fikrini Ülgen'e verirken, en meşhur figürlerden Umay Ana Orhun Yazıtlarında bile yer almış.

Nitekim yazıtlarda ''Umay gibi, annem hatunun şerefine küçük kardeşime Kül Tigin adı verildi.

Babam İlteriş kağan, anam İlbilge hatunu Tengri yukarıdan idare ederek yükseltmiş.'' demektedir.

Yine Türk mitolojisinde Asena yol gösteri tanrıçayken, Ötügen ise toprak anaya verilen isimlerden biridir. Dikkat edileceği üzere Türkler mezarlıkları düz değil, yükseltilmiş ve yuvarlatılmış şekilde yapıyor.

Bunun sebebi, Türklerin yeniden doğuşa inanıyor olmasından ötürü mezarlıkları hamile bir kadının karnına benzeterek, toprağın bir ana gibi tekrar insanı doğuracak olmasına inanmasıdır.

Türklerde kadın bu kadar kutsal bir noktadayken, son 1000 yıl boyunca Türk kadınının resmi hakkı alınmış, sosyal hayatı kısıtlanmış, eve kapatılmış, tanıklığı bile kalmamıştır.

Tüm bu hakikatleri, tüm bu tarihi gerçekleri tarihin en kanlı savaşlarında bile bulduğu ilk fırsatta okumaktan geri durmamış bir adam, 1000 yıl sonra ilk defa ''Kadınların üzerindeki bütün baskıyı kaldıracağım.'' dedi.

Bunu dedi çünkü kadınların üretime katılmasıyla devletin kârlı çıkacağını biliyordu.

Kadınların üzerinden bütün baskıyı kaldırmakla medeniyetin yeniden doğacağını biliyordu; çünkü kadın medeniyet demekti.

Bütün baskılar kaldırıldı. Kadına giyim kuşam özgürlüğü verdi. Kadını üretime kattı. Kadına bir soyadı verdi.

Ona tanıklık hakkı vermekle kalmadı, onu avukat yaptı, hakim yaptı. Kadını toplumlara öğretmen yaptı.

1000 yıl sonra tek bir adam bunu yaptı.
Kimmi o tabiki M. K.ATATÜRK.
-Ertürk Özel-
TEREF
 
 
 

Dünyapress TV

Xəbər lenti