Türkçenin Felsefesi – 15
Doç. Dr. Haluk Berkmen
Kuzey Mezopotamya’da ve güneydoğu Anadolu’da yaşamış olan Hurri kültüründen bir önceki yazımda söz ettim. Hatti kültürü büyük çapta Hurri kültürünün devamıdır. Alttaki haritada Hatti ülkesinin sınırlarını ve önemli şehirlerini görüyoruz.
Tüm Anadolu Akad, Asur ve Hitit belgelerinde “Hatti ülkesi” olarak tanımlanıyordu. Hititolog Sedat Alp, ‘Hitit çağında Anadolu’ adlı kitabında şöyle diyor:
“Hatticenin Orta Anadolu’nun kuzey kısmında Kızılırmak ve çevresindeki bölgelerde M.Ö. 3000’de konuşulduğu kabul edilmektedir. Hattililerde ve neolitik çağdan itibaren Anadolu’da anaerkil bir aile yapısı var olduğu halde Hititlerden itibaren Anadolu’da ataerkil bir aile düzeni söz konusudur, fakat anaerkil aile yapısının kalıntılarına Hitit çağında da rastlanmaktadır. Hitit metinlerinde geçen ‘hattili’ (Hatti dili) sözü bir coğrafi bölgenin adı olan Hatti sözüne dayanmaktadır. Hattililerin de kendi dillerine aynı adı verip vermediklerini kesin olarak bilmiyoruz.”
Keza Ekrem Akurgal ‘The Hattian and Hittite Civilizations’ adlı kitabında bu konuda şöyle diyor (İngilizceden kendi çevirim) :
“Hatticenin kendine has bir dil olduğu ve Hint-Avrupa ile Semitik dillerden tümüyle farklı olduğu saptanmıştır.”
Hatti dili büyük çapta Hurri dilinden ve Hurri dili de Sümerceden etkilenmiş olduğuna göre Hatticenin Ural-Altay dil grubuna ait olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Anadolu’da M.Ö. 1.700 ile M.Ö. 1.200 yılları arasında güçlü bir imparatorluk kurmuş olan Hititlerin de doğal olarak Hattililerden etkilenmiş olmaları gerekir. Hititçe bir Hint-Avrupa dili olarak kabul edilse de gramer yapısında Ural-Altay dillerinin ve özellikle Hatticenin bitişken özelliği bulunmaktadır. Ekrem Akurgal, kitabında Hititçedeki kişi özel isimlere eklenen “al”, “il” ve “ul” takılarının Hatticeden alındığını belirtiyor. Türkçede –lı, -li, -lü, -lu takıları isimden sıfat yapan aidiyet ekleridir. Benzer şekilde Hitit krallarının Murşili, Hatuşili, Hantili, Tahurvaili ve Muvatalli isimlerinde aynı takıları buluyoruz.
Hititçenin bir Hint-Avrupa dili olduğu, Çek dilbilimci Bedrich F. Hrosny (1876-1952) tarafından ilan edilmiştir. Bu iddiasının temelini de iki sözcük oluşturur. Bunlar Wadar ve Ezzan sözleridir. Hitit dilinde ‘Wadar’ su ve ‘Ezzan’ yemek fiiline karşılık geliyor. Su sözünün Almancası ‘wasser’ ve İngilizcesi ‘water’ oluşu bu görüşü kuvvetlendiriyor. Keza ‘yemek yemek’ Almanca ‘essen’ ve İngilizce ‘eat’ sözleri Hititçedeki ‘ezzan’ sözüne benzemektedir. Fakat diğer Hint-Avrupa dillerinde bu ilişki bulunmamaktadır. Örneğin, İtalyancada su ‘aqua’ ve yemek ‘manca’ olup, wadar ve ezzan sözlerine hiç benzemiyor. ‘Ezzan’ sözcüğü Almanca ‘essen’ sözüne benzediği kadar, Türkçe ‘ezen’ sözüne de benziyor. Yemek yerken dişlerin yaptığı eylem ezmek ve parçalamak olduğu düşünülürse, Ezen ile Ezzan ilişkili olabilir.
Hitit dili uzmanı Ahmet Ünal, ‘Hitit Sarayındaki Entrikalar Hakkında Bir Fal Metni’ adlı kitabından ‘Dingirlim’ ve ‘Ana dingir’ sözlerini inceleyelim. Dingirlim: ‘Tanrım’ demektir. Sümerce ‘Dingir’ sözünün Tanrı demek olduğundan ve Tengri sözünden türediğinden söz ettim. Asya’dan dağılan kadim bir kültüre ait ‘Tengri’ sözünden dönüşmüş olan bu sözcük Sümerliler, Asurlular, Hattililer ve Hititler tarafından da kullanılmış olması tesadüf değildir. ‘lim’ takısı kesin Türkçedir, zira halen güzelim, sevgilim, nişanlım…gibi sözler kullanılıyor.
Ana-Dingir ‘Tanrıça’ demektir. Türkçe kökenli bir sözcük olan ‘ana’ ile Tanrı anlamına gelen ‘Dingir’ birleşerek ‘dişi tanrı’ veya Tanrıça sözünü oluşturmuştur. Bu şekilde oluşturulan birleşik sözcükler Hititçenin Ural-Altay dilleri ile de ilişkili olduğunu gösteriyor. Şu halde Hititçenin saf bir Hint-Avrupa dili olmadığı, Ural-Altay dilleri ile Hint-Avrupa dillerinin etkisinde kalmış bir dil olduğu anlaşılıyor.
 

Dünyapress TV

Xəbər lenti